Köşe Yazarları

Eğitimde Daha Güzele

Geleceği çocukların ve gençlerin inşa edeceğini tam bir içsellikle kavrayabilmiş tüm ülkelerin en önemli meselesi eğitimdir. O ülkelerde tüm sosyal ve fiziki imkanlar da bu gerçeklikle hayata geçirilir ve düzenlenir…

Eğitimde Daha Güzele

Geleceği çocukların ve gençlerin inşa edeceğini tam bir içsellikle kavrayabilmiş tüm ülkelerin en önemli meselesi eğitimdir. O ülkelerde tüm sosyal ve fiziki imkanlar da bu gerçeklikle hayata geçirilir ve düzenlenir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu ülküyü daha o yıllarda hayata geçirerek, kan ve alın teri ile kazandığımız hürriyetimizin hemen ardından en büyük savaşını eğitim alanında başlatmıştır. Bu kutlu savaşla birlikte ülkemiz, bölgesindeki pek çok ülkenin imrendiği bir seviyeye ulaşmıştır.

Osmanlı’nın okuma yazma alanındaki son verilerine bakarsak Atatürk ve Cumhuriyet kadromuzun neleri başardığını çok iyi görebiliriz.

Tarihi veriler sayesinde dönemin okuma yazma istatistiklerinin son derece vahim olduğunu görürüz. Örneğin İstiklal Şehdimiz Hasan Tahsin, İzmir’de yayınladığı Hukuk-u Beşer gazetesinin 25 Mart 1919 tarihli 120. Sayısındaki yazısında “Osmanlı Devleti’de gazeteleri okuyabilenlerin, nüfusunun ancak yüzde 4’ne eriştiklerini belirtmiştir.”

Yine yakın tarihimizin önemli isimlerinden Orhan Koloğlu’nun “Osmanlıcadan Türkçeye Okuryazarlığımız” adlı kitabında verdiği bilgilere göre Osmanlı’da okuma yazma bilenlerin oranının çok düşük olduğu görülmektedir.

Orhan Koloğlu kitabında kaydettiğine göre, 1 Kasım 1928’deki Harf Devrimi öncesi okuryazar oranı yüzde 11’dir.

Verilen büyük mücadelelerle okuma yazma oranımız şu anda çok yüksek seviyelerdedir.  Eğitim kalitemizde de aynı savaş ve mücadele sürmektedir.

Fakat son yıllarda sık sık yapılan değişiklikler hem genç nesilleri hem de biz aileleri derinden derine düşündürmektedir. Eğitim sistemimizde bir istikrar ve kalite seviyesi artık yakalanmalıdır.

Bugün geldiğimiz noktada eğitim de yeni bir ivme yakalamalı bunu aile, okul ve devlet organizasyonu ile koordine etmeliyiz. Bu koordinasyonun mihenk noktası sistem karmaşalarında boğulmadan, çocuklarımızın yetenek ve potansiyellerini ilk yıllardan itibaren tespit etmek olmalıdır. Bunu başarabilmemiz bize dair en ideal sistemin şifrelerini de ortaya koyacaktır. Daha iyiyi bulmak için ardı ardına denediğimiz sistem değişiklikleri öğrenci, öğretmen hatta ailelerin bile mevcut potansiyellerini baskılıyor. Son derece iyi niyetlerle başlayan farklı sistemlerin beklediğimiz neticeleri vermediğini ulusal ölçekli yaptığımız sınavların sonuç analizlerinden okuyabiliyoruz.

Eğitim sitemimizi tüm ayrıntıları ile belirleyecek olan tabi ki Milli Eğitim Bakanlığımız ve görevli akademisyenlerimizdir. Biri henüz lisede, diğeri tıp fakültesinde okuyan iki kız annesi olarak benim dikkat çekmek istediğim olgu, tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan yetenek ve potansiyel ağırlıklı bir sistemin hayata geçirilmesidir. Bunu yapmak hiç de zor değil. Eğitim camiamızın kalitesi, akademisyen potansiyelimiz, devletimizin gücü ve eğitim alanındaki fiziki yatırımlarımız bize bu imkânı sağlayacaktır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL