Kalemi çoktan kırılmış bir masumun mahkemesini izledik… Görülmemiş celselerin haktan uzak hükmüydü alnımıza kazınan! Siz bu satırları okuduğunuzda gündemimiz çoktan değişmiş olacak belki ama gerçekler hiç değişmeyecek… *** Milli futbolcumuz..
Kalemi çoktan kırılmış bir masumun mahkemesini izledik… Görülmemiş celselerin haktan uzak hükmüydü alnımıza kazınan!
Siz bu satırları okuduğunuzda gündemimiz çoktan değişmiş olacak belki ama gerçekler hiç değişmeyecek…
***
Milli futbolcumuz Melih Demiral, UEFA Engizisyonunun hışmına uğradı ve iki maç ceza aldı.
Niye? Avusturya galibiyeti sevinciyle yaptığı “Bozkurt” işareti sebebiyle…
Neymiş efendim, “siyasi sembolleri” kullanmak yasakmış. Sevsinler!
Kendileri hiç siyasi değildir zira. Sırplar “çetnik” işaretini yaparken mesela…
Fransızların horozu, Almanların kartalı, İngilizlerin aslanı milli semboldür de bizim Bozkurt siyasidir onların yanında…
Hatta Euro 2024’te ahlak sınırlarını aşan hareketler de yapılır ama Bozkurt işareti yapılamaz!
Esasen Melih’in şahsında “Bizi, yani Türklüğü yani Sömürgen Batı Medeniyeti karşısındaki tek direnci cezalandırdılar” akıllarınca…
Oysa batı ve Hıristiyanlık baştanbaşa semboldür, sembolizmdir! Haç, Meryem-İsa ikonları, havari betimlemeleri ve paganlıktan kalma tüm şekilleri ile sembolizm.
UEFA-ALMAN ENGİZİSYONU
Tabii ki meseleyi bir spor disiplin suçu haline getirenin de Alman İç İşleri Bakanı Nancy Faeser olduğunu unutmayalım!
Ne yapmıştı bu Rahibe Faeser?
Merih Demiral’ın gol sevincini hedef alarak sosyal medya platformu X üzerinden bir açıklama yapmış ve UEFA’dan Merih hakkında yaptırım istemişti.
Aynı Nancy, Bozkurt işareti yapanları kastederek “bunların bizim stadyumlarımızda yeri yok” diyerek, “güvenlik yetkililerinin bozkurt işareti yapan taraftarları yakından takip ettiğini de” belirtmişti…
Sonra ne oldu?
Melih UEFA Disiplin Kuruluna yani Engizisyona sevk edildi.
Biz daha Melih Demiral’ın savunmasını vermeden neredeyse bir gece önce Alman gazetelerinden biri cezayı açıklayıverdi; iki maç men!
Yani, hükmü çoktan verilmiş Engizisyon kararıydı bu…
***
Engizisyon karanlık Ortaçağ’ın dehliziydi… Engizisyon demek, işkence, şiddet, vahşet ve haksızlık demekti…
Papazların elinde can çekişmişti yüzyıllarca Avrupa… Vahşi zihniyeti değişmiyor batının, değişmeyecek de İnancı ne ise ameli; fikri ne ise zikri de o…
DEMİRAL’IN BOZKURTU…
Maşallah “Bozkurt Sembolü” ile ilgili etnik bölücüler hariç “Bütün Türklüğü bir ve bütün olarak gördük”.
En çok da birleştirici gücümüz “Atatürk ve Bozkurt” konusunda tam bir fikir ve inanç birliğinde olduğumuzu kavradık.
***
iki bin on sekiz yılında “Zeytindalı Barış Operasyonu” için hazırlanan Mehmetçiklerimizden biri muhabirin kendisine sorduğu “istikamet neresi?” sorusuna “Kızıl Elma’ya” diye cevap vermişti de cümle âlem öğrenmişti Milli Ülkümüz Kızıl Elma’yı…
Melih de öyle… Galibiyetin cezbesine kapılarak yaptığı işaretle hem Bozkurt sembolümüzü dünyaya tanıttı hem de bütün Türklük nezdinde sarsılmaz bir ittifak kurulmasını sağladı.
***
ALMANLAR NE İSTİYOR
AB ülkelerinde Türklerin kurduğu teşkilatların faaliyet alanlarının kısıtlanması ve sembollerinin yasaklanması esasen hep NATO Kafa Almanların marifetidir. Yendiğimiz Avusturya da bu karara tam uyanlardan.
Almanlar, Türk olan her şeyden nefret eder!
Aslında bu bir öz-nefret halidir. Böylece her milli selamı Nazi selamı ile eşitleyip herkesi tarihsel suçlarına ortak etmek istiyorlar. Ülkücülüğü de suç gibi göstermeleri ve kriminalize etmeleri hep bundan…
Melih Demiral’ın yaptığı Bozkurt işareti sebebiyle UEFA Engizisyonundan haksız bir ceza almasını da böyle değerlendirmeliyiz.
Bu sebeple AB ve alt yapılanmaları ki bunda UEFA birinci derecede önemlidir ve tamamen Alman etkisi altında faaliyet gösterdiğini de not edelim…
ALMAN VAKIFLARI DOSYASI AÇILMALI
Dikkat buyurunuz…
Alman vakıfları Türkiye’de PKK, Sözde Ermeni Soykırımı ve Mezhepçilik konusunda çalışan ne kadar akademisyen varsa hepsine burs vermekte bu alanlardaki şer odağı dernekleri de desteklemektedir.
Bu sebeple ülkemizde faaliyet gösteren Alman vakıflarını yakın takibe alınmalı, Şehit Necip Hamlemitoğlu’nu hatırlayarak Alman Vakıfları Dosyalarını tekrar açmalıdır.
FETÖ başta olmak üzere bütün bölücüleri kucağında besleyen bu vakıfları yasalarımız çerçevesinde yeniden değerlendirmeye almak bir bakıma mütekabiliyet esasında hakkımızdır.
***
Türkiye’de hepsi de farklı Alman siyasi partilerine bağı bulunan dört Alman vakfının çalıştığını hemen görürüz.
Bunlar Kondrad Adenauer Vakfı Hıristiyan Demokrat CDU’ya; Friedrich Ebert Vakfı Sosyal Demokrat SPD’ye; Friedrich Nauman Vakfı Liberal FDP’ye; Heinrich Böll Vakfı ise sol tandanslı Yeşiller’e bağlı olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Lakin hepsinin de eli sırtımızdaki hançerde…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)