Köşe Yazarları

Ne yoldaşı yahu

En fazla şamarı da İsmet Paşa’dan yediler… Geçenlerde bir CHP’li bir hanım partililerine “yoldaşlarım” deyu hitap ederek, görevinden istifa etmiş. Bizi bir gülme tuttu tabii. E gülmeyelim de ağlayalım mı? CHP’nin kurucusu..

Ne yoldaşı yahu

En fazla şamarı da İsmet Paşa’dan yediler…

Geçenlerde bir CHP’li bir hanım partililerine “yoldaşlarım” deyu hitap ederek, görevinden istifa etmiş.

Bizi bir gülme tuttu tabii.

E gülmeyelim de ağlayalım mı?

CHP’nin kurucusu Atatürk’ün bu nevi solculara yaptıkları zaten çoğumuzun malumu… Rahmetli “ezin” demekle yetinmeyip bilakis kendisi de ezmiş.

Niye?

Türklüğe, milliyet görüşüne yani insanlığın doğal durumuna karşı oldukları için elbette.

Ya İsmet Paşamız?

O’ndan kalır değil tabii ki.

Milli Şef’in kaç solcu-sosyalist ve komünist partiyi kapattığını bir bilseniz…

İşte 1946 ve 1950’ yılları arasından birkaç örnek;

Türkiye Sosyalist Partisi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi, Türkiye Emekçi ve Köylü Partisi, Amele ve Çiftçi Partisi, Çiftçi Köylü Partisi, Türkiye Sosyal Demokrat Partisi, Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Müstakil Sosyalist Parti, Sosyalist Parti…

Önceki yılları sormayın gari.

Bu kapatmalar da öyle böyle değil. Tevkifatlar, sürgünler, araya gitmeler falan…

Ne zannediyorlardı?

Atatürk’ün bile “solcu-devrimci” olduğunu.

O döneminin CHP’ni bir türlü kavrayamadılar. Oysa sadece devlet partisiydi CHP. Yenilikleri, inkılapları ve yeni sistemin işleyişini halka yaymakla görevliydi. Bir nevi halkla ilişkiler kurumu…

İçinde kapitalistler de vardı, devletçiler de…

Sonradan sonraya “devlet bürokrasisi içinde CHP Polit Bürosu” oluştu.

Öyle gidiyorlar işte.

***

Bu hastalığa tutulanlardan en çok üzüldüğümüz de maalesef Nazım Hikmet’ir. O’nun da suçlusu Yahya Kemal’dir desem yalan olmaz. Özel konudur, girmeyelim…

Ama ne şiirdir değil mi Nazım’ın Sekizyüz Elli Yedi (1453) şiiri… Ve o minvalde yazdıkları…

Hastalık bulaştıktan sonra ise dikiş tutmuyor garip.

Zindanlar, sürgünler…

Nazım’ın affı için Atatürk’e yalvararak yazdığı mektupları bir okumalısınız…

Bir de Enver Paşa’nın kızı yani Nazım’ın annesi Celile Hanımefendinin yakarışlarını içeren mektuplarını…

Atatürk tarafından hiçbir mektup da cevaba değer bulunmamıştır.

Neyse. Bu arada Enver Paşa deyince karıştırmayalım muallim Hasan Enver Paşa…

***

Gelelim bizim CHP’lilere…

Hadi etnik taraflarını bir tarafa bırakalım, parti yöneticilerinin hiçbiri iddia ettikleri gibi “halk çocuğu” değildir. Hiçbirinin eşitlik, sermayeden vazgeçme ya da ne bileyim, “adil paylaşım” diye bir derdi yoktur.

Birçoğu “belediye müteahhidi, tüccar ve büyük şirket sahibidir. Hatta emperyalist dünya bankası yöneticiliğinden tekaüde ayrılmış olanları da vardır.”

Aralarında Atatürk’ün fikir, ilke ve inançlarına hiç uymayanlar; üniter devlet düşmanları “bölücüler” dahi büyük oranda mevcuttur.

Hele hele Cumhuriyetin Kuruluş Kodlarından hiç bahsetmesinler. Zira o kodlar, “Tam bağımsızlık” çatısı altında milli değerler manzumesidir.

FETÖ, PKK, PYD, Mezhepçilik, Amerikancılık, Hamburgercilik, Rifkincilik, Londracılık ve Dolarcılık bu çatı altında yoktur.

Sahi, CHP  yetkilileri neden “ne doları kardeşim, ulusal paralar müsavi olsun” diyerek bir eşitlik çıkışı yapmıyor acaba?…

Ne “yoldaşı” be ablam, ne yoldaşı!

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL