Bu olan biten işlerin içinde ya hastalıklı bir kafa ya intikam duygusunun barındırıldığı bir bilinçaltı ya da planlı bir saldırı görevlisi var! Yoksa mümkün değil… Değerler yozlaşması telafi edilemez bir..
Bu olan biten işlerin içinde ya hastalıklı bir kafa ya intikam duygusunun barındırıldığı bir bilinçaltı ya da planlı bir saldırı görevlisi var!
Yoksa mümkün değil…
Değerler yozlaşması telafi edilemez bir bozgundur.
Bunun içinde Türk toprağına “Pagos” ismi vermek de var, Peygamber Efendimize ve dinimize saldıranları festival adı altında İzmir’e getirmekte…
Tabii şimdi bir sürü bozacı bulacaktır kendine, yanına da şıracı… Bir o kadar da şakşakçı!
Fakat burada büyük bir sorun var! Yani bu “adamda büyük bir sorun var”…
Siyaseti bir tarafa bırakıp akşam sohbetlerinde bir araya geldiğimiz bütün seçmenleri de aynı kanaatte.
“Böyle olduğunu bilmiyorduk” diyen de var, “biz biliyorduk ama dinletemedik” diyen de…
Biz işin orasında değiliz. Gelmiş, bir ceket misali konmuş ve seçilmiş… Demokrasidir, oy çokluğudur, diyecek bir şeyimiz yok. Orasını onu belirleyenler ve seçenler düşünsün. (Bizler de neden seçilemediğimizi!)
Lakin yaptıklarına söyleyecek çok sözümüz var bizim!
Bu adamın İzmir’in her tarafı kanalizasyon kokarken ve lağım akan dereler İzmir’den Gediz’e boşalırken kalkıp başka vilayetlere gidip şova çıkması aslında çarpık bir zihniyete sahip sahne sanatçısı olduğunun göstergesidir!
Ben Atatürkçüyüm maskesiyle Kemalistlerin, çağdaşların ve Ulusalcıların oyunu alması ama Büyükşehir Belediyesinin bilmem kaçıncı katında “Bölücü-Örgütçülerle” toplantılar yapması, bölücülerin kürsüsüne çıkıp sunuculuk yapması da tam bir belgesel konusudur aslında!
Evet tekrar söylüyor ve altını yine çiziyorum. Bu adam bizden değil! Aynı değerlerde buluşmuyoruz. Aynı mukaddesata bağlı ve içtimai alanda aynı hassasiyetlere sahip değiliz!
***
Gelelim striptizli Manevi Değerler Gaspına…
Bre gafil!
Sen yaptığının farkında mısın?
Mukaddes değerlerde haddini aştığın yetmiyormuş gibi bir de kalkıp meşrulaştırmaya çalışıyor, işlediğin hataları savunuyorsun!
Değerler manzumemizin bizim üzerimizdeki tesirinden bihabersin! Çünkü dedim ya “bizden biri değilsin!”
Ne Hz. Mevlana’yı bilirsin ne tasavvuf yolunu!
Ne Sema’ı bilirsin ne de Semah’ı…
Sen bilmiyorsun ya, o sanatçı diye çıkardığın soytarı (şahsıma dava açabilir) dahi hiç bilmez Mevlevilikte “kırmızı”nın ne manaya geldiğini…
Kırmızıyı kimin giydiğini ve kimin makamı olduğunu!
Edep Ya Hu! Edep Bre Edepsizler!
Sema nedir, sen nereden bileceksin! İşin şov ve şovmen ağırlamak!
Tarikat demek yol demektir, Tanrı’ya ulaşan yol! Edebi vardır, usulü, vardır erkânı vardır!… Kutsalı vardır, kuralı vardır! Sen nereden bileceksin!
Bilmediğin gibi, bir bilene de sormayacak kadar edepsizsin!
Yaptırdığın açıklama da biz inanları, mukaddes değerlerde birleşenleri “salak” yerine koyuyorsun!
Değerlere ihanet ve yozlaştırma vatana ihanet kadar vahşi bir adımdır! Nasıl anlayacaksın!
Bak dinle!
“Sema”, “Allah’ın 99 isminden, Esma’ül Hüsna’dan olan “Semi” den gelir… Semi; Her Şeyi Duyan, İşiten, kendine gizli hiçbir ses gizli olmayan demektir. O sessiz dönüş de atomundan yıldız sistemlerine kadar bir dönüş içinde olan kâinatı sembolize eder ve O yüceler yücesi İŞİTİCİYE ulaşma yoludur bu!
Sen bu mukaddes yolu nereden bileceksin!?
Sence Atatürk neden Hz Mevlana’nın Türbesine ve Mevlevihane’ye özel ilgi göstermiştir, hiç düşündün mü?
Sen nereden düşüneceksin!
Senin için kutsal, senin için mana, senin için değer yok ki!
Şov var sadece şov!
***
Ama şakşakçın, ama kalemşörün, ama sahibin çok!
Olsun! Dert değil…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)